Bu yazıma çoklarınca bilinen bir Hint Halk Masalı ile başlamak istiyorum.
“Küçük bir köyde her sorunun cevabını bilen bir yaşlı bilge varmış. Gençlik bu ya, gençlerden birisi ben bunun bilemeyeceği bir soru biliyorum diye arkadaşlarına hava attıktan sonra avucunda bir kuş ile ihtiyarın huzuruna çıkmış. Dede diyecek söyle elimde ne var, dede bilecek tabii, kuş dediğinde, söyle bakalım bu kuş canlı mı ölü mü? Dede canlı derse elini sıkıp kuşu öldürecek, ölü derse avucunu açacak kuş uçacak.
Varmış dedeye, elleri arkada;
- Söyle dede elimde ne var?
- Kuş var evlat.
- Peki, bu kuş canlı mı, ölü mü?
- Bu sana bağlı”
Geleceği tahmin etmek için bugünkü eğilimlere bakmak gerekir.
Hemen gelecekte gerçekleşmesi muhtemel olası durumlara bakalım, iklim değişikliği, bilişim sektöründeki gelişmeler ve buna bağlı olarak devreye gireceği düşünülen yapay zeka, kuşaklar… ilk akla gelen ve kaçınılamayacak olanlar bunlar diye kabul görmüş durumda.
Geleceği tahmin etmek ancak bugünkü eğilimlerden sonuçlar çıkarılarak yapılabiliyor. Birçok durum hakkında insanlık fazla bir şey yap(a)mıyor. Örneğin iklimdeki değişimler. Birçoğu insanlığın sebep olduğu sonuçlar. Nükleer deneyler, kozmetik sektörünün neden olduğu sonuçlar, büyük enerji kullanımlarının ısıyı artırıp, buzulların erimesini hızlandırması gibi
Gelecekte olacakları öngörmenin en büyük yararı, bugün önleyemiyorsan en azından gelecek için önlem al düşüncesidir. Bu tür öngörüler sayesinde yeni kurulacak işyerlerinin yerlerinin seçimi, hangi sanayi kolunun geçerli olacağı bile belirlenebilir.
Dolayısı ile geleceğe yatırım yapacak olanlar bu bilinen durumları göz ardı etmemeliler.
Teknoloji hızla gelişmeye devam edecektir. Bu durum şirketlerin daha donanımlı, yetkinliklerini daha çok artırmış adaylara yönlenmelerini sağlayacaktır. Ancak bir gerçek var ki tersi durum, adayların yenilenmiş teknoloji ile eş zamanlı yetkinliklerini artırmaları gereğidir. Her ne kadar kurumlar arası rekabetler olsa da, iş hayatındaki ya da iş hayatına hazırlananlar da büyük bir rekabet yaşayacaklar. Hele hele yapay zekaları da düşünecek olursak, bu kaçınılmaz bir olgu olacak.
Dış hizmetler artabilir. Çünkü rekabet şartları ve artan maliyetler iş risklerinin paylaşılması gerektiğine doğru yönleniyor. Örneğin muhasebe işlemlerinin büyük bir bölümü, bu tür kurumların işlerini yapmak üzere kurulmuş olan bilgisayar şirketlerine devredilebilir. Böylece kurumlar bazı bölümlerde tasarruf etme eğilimine girebilirler.
Teknolojik gelişmeler ışığında otomasyonun artacak olması ile daha kısa çalışma süreleri gündeme gelebilir. Bunun getirisi olarak firmalar izin günlerine aiti ücret ödememe yoluna gidebilirler. Tabii ki etkiye tepki olarak çalışanlar da kendileri açısından haklı olarak başka önlemlere gidebilirler. Örneğin sendikalaşmalar artabilir. (Şahsi fikrim keşke sendikalaşma zorunlu olsa).
Geleceğin yöneticileri çok daha fazla yetkinliğe sahip olmalıdır. Çünkü kendini yetiştirmiş, çok fazla yetkinlik kazanmış gelecek kuşakları yönetmek en az onlar kadar bilgi sahibi olmayı gerektirecek.
Yine planlama, örgütleme, kadro oluşturma, idare etme, denetleme, yenilikçi olma ve en önemli özelliklerinden bir olan temsil edebilme yetkinlikleri devam ederken bilişim sektörünün takibi ve uygulamaya alınması çabaları da rekabet şartlarından olacaktır.
Değerli yöneticiler ve değerli yönetici adayları, vazgeçilmez olmak, bugünü yaşayarak, gelecekle ilgili önlemler almakla da eş değerdedir, tabii ki bence.
Unutmayınız ki, “unutulmaz ve vazgeçilmez olmak öncelikli olarak SİZE BAĞLI”.
Sağlıkla, sevgi ve saygılarımla,
Bülent Çapar

Comments