“Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir”. Albert Einstein.
“Başarılı olmak her iş insanının hayalidir”.
“Hedef uğruna gerekirse prensiplerden bile vaz geçilebilir”.
Bu tanımlar herkesçe kabul görmeyebilir. Ancak iş hayatı, karmaşık problemler, rekabetin alabildiğine yaşandığı, benim anam ağlayacağına senin ki ağlasın bakış açıları maalesef herkes için geçerli argümanlardır. Ve bu ortamlarda var olup bir adım da öne geçmek önce kendini yeterince tanıyıp, eksikliklerini tamamlamaktan geçiyor.
İngilizce bilip bilmediğini kolayca bilirsin. Ancak stresli ortamlarda nasıl davranman gerektiği konusunda eğitimler almamışsan ne yapacağını bilemeyebilirsin. O zaman önceliğin kendini tanımlayıp, eksiklerini belirlemen gerekir. Hangi konuda diye sorar gibisiniz, tabii ki hedefinin istediği konularda. Yabancı dil istiyorsa net olarak öğrenmelisin. İstemiyorsa öğrenmenin sakıncası olmaz.
Bu bakış açısı ile hedeflerin için:
1. Hedef ve senin için zorunlu:
Yabancı dil (İngilizce), ofis programları (Word, exel, power point), Mülakat teknikleri, yasalar… v.s.
2. Hedef için olsa da olur olmasa da, ancak senin zorunlu istediğin şeyler:
Yabancı dil, keman çalmak…
3. Hedef ve senin için zorunlu olmayan, senin için olsa daha iyi olur dediğin şeyler:
Gitar çalmak, bir spor salonuna üye olmak, bir derneğe üye olmak, şiir yazmak…
4. Ne hedef ne de sana hiçbir şey kazandırmayacağını düşündüğün şeyler:
Hiç sevmediğin halde, Arp kursuna yazılmak.
olarak düşünülebilir.
Başarıya ulaşmanın bir sürü yolu vardır. Ve bu yola çıkmadan önce kendi analizimizi yapalım.
Dışa vuran görüntümüz, yani başkalarının sizi nasıl gördüğü, hangi özelliklerinizle tanıdığı önemli etkenlerden birincisidir. Siz bu kadarını yansıtmış, bu kadarını paylaşmışsınızdır. İşte bu yansıttıklarınız sizin kişiliğinizdir.
Oysa kimsenin bilmediği içinizde ne cevherler vardır. Sizde var olan ama henüz yansıtmadığınız, yeri geldiğinde kullandığınızda, vay be dedirten şeyler, işte bu da karakterinizdir..
Başarıya ulaşmanın anahtarı ise kişilik ve karakterinizin birlikte kullanmaktan geçer..
Etkili iletişim, İkna kabiliyeti, insan ilişkileri, pozitif enerji başarının yollarından sayılırlar. Tabii ki bunlara çok istemeyi de ekleyebiliriz. Bunlar kişiliğinizse, yabancı dil, çok iyi ofis programları bilmek, çok iyi yüzmek, dağcılık v.s. de karakteriniz ise bunları açığa çıkarmanız lazım. Dağcılık da ne ki dediğinizi duyar gibiyim, sakla bir gün lazım olur.
Tek başına kişilikle kazanılan başarılar karaktere hiçbir şey kazandırmaz. O zaman net olarak karakterimizi ortaya koymalıyız.
Yetkinliklerim eksik olsa da ben yaparım… Bu cesarettir, ancak istemek yarısını kapsar.
Ben yaparım, çünkü bende bu görevi yapacak tüm yetkinlikler var. Bu cesaret artı kendine tam güvendir.
Birincisinde hayal kırıklığı yaşar, tez düşersin. Çok iyi bir satranç oyuncusu değilsen, Dünya şampiyonu Usta Kasparov ile satranç oynamak, onunla oynamış olmanın havası dışında bir artı getirmez. Hatta iddialı bir oyuna girmiş ve ortaya ödül de koymuşsan, sonunda ödülü kaybetmenin yanında hayal kırıklığı yaşarsın. Hayal kırıklıkları da gelişmenin önündeki en büyük engellerden birisi, hatta düşmanıdır. Toparlanmak zaman alır.
İkincisinde başarma oranın daha fazladır, ancak yeterli olmayabilir. Bu aşamadan sonra kendine katacağın her bir donanım, başarı şartını artırır. Ancak unutulmamalı ki tek başına alemi cihan olsan, seni destekleyen, yetkinliklerle donatılmış, sana güvenen bir ekip oluşturamazsan yine çok çabuk düşersin.
Gerekli olan şey kişilik ve karakterini bir arada kullanabilmek, varsa hedef yolunda eksiklikler, gidermektir.
“Tam hazır olana kadar sabret”.
Bülent Çapar

Comments