Stajyer:
Meslek okulları ve üniversitelerde okuyan öğrencilerin bir işyerinde, aldıkları teorik eğitimleri desteklemek üzere deneyim kazanmak, yapılan işleri öğrenmek için çalışan kişidir.
Zorunlu ve gönüllü olmak üzere iki tür stajyerden söz edebiliriz. Zorunlu stajyerler okulu ile işletme arasında yapılan yazılı sözleşmeler gereği, süresi belirlenmiş, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası okullarınca yapılan kişilerdir. İşverenin tam sigorta yapmasının ve ücret ödemesinin önünde bir engel yoktur. Yapmadan da çalıştırabilirler. Gönüllü stajyerler de ise herhangi bi okul-işletme sözleşmesi olmadan, işletmenin normal bir işçi gibi tüm yasal işlemleri yapmak zorunda olduğu kişilerdir.
Bu açıklamadan sonra geçmişte yaşadığım deneyimlerden bahsetmek isterim.
İNKAY Başkanlığım döneminde (1999-2006), hem Turizm Fakültesi’ne hem de Sosyal Bilimler Meslek Y.O.na uyum derslerine katılmıştım. Oralarda öğrenci arkadaşlarımın en büyük sıkıntıları kendilerine ucuz işçi gözüyle bakılması, sadece boş toplayan, bir şey öğrenemeyen, değer verilmeyen, alaylıların baskısı altında ezilen kişiler olduklarıydı. Sadece bu nedenle sektörü terk edenler olduğunu da biz biliyoruz.
İkinci serzenişleri de eğitim konularının pratikle pek uyuşmadığı, ikinci sınıfta gördükleri dersleri dördüncü sınıfta bir kez daha ders adı değiştirilerek görmeleri olarak anlatmışlardı.
2002 yılında Turizm Fakültesi (o zaman Yüksek Okuldu) ile İNKAY olarak bir araştırma kararı alıp uygulamaya koymuştuk. Çıkan sonuç çok üzücüydü. Okul o tarihe kadar toplam 1500 mezun vermiş, kalanı okulu yarıda bırakmış, mezunların da %65’i sektör dışına kaçmıştı. Baş nedeni de işletmelerin bu öğrencileri daha staj döneminde değersizleştirip sektör dışına kaçmalarına aracı olmaları olarak görülmüştü. O zaman da bugün de eleman sıkıntısı yaşamanın öncelikli nedenidir bu yaklaşım.
Bu açıklamalar sonrası, eğer bu tutum ve davranışlar devam ederse, gelecekte okullu çalışanlar bulmak daha da zorlaşacak. Çünkü Y kuşağından bir kısmı meslek olarak seçtiği için yutkunup sektöre devam edebildi. Ancak gelecek daha çok Z ve belki sonrasında yeni başka bir kuşak, ki 2018 ya da 2020 sonrasını kapsayacak diyen bilim adamları var ki adına Alfa Kuşağı diyorlar, haklarında hiçbir şey bilinmiyor, henüz bebekler, Z yi de aratacak ve bu yeni kuşakları kazanmak daha da zorlaşacak.
İki neden bile yeni önlemler almayı gerektirmek için yeterli. Bu nedenle hem eğitim kurumlarına hem de iş sahiplerine, profesyonellere büyük iş düşüyor.
Yapılabilecekler:
a) Okullar için;
1. Öncelikle okul ders müfredatlarının baştan gözden geçirip, sektör profesyonellerinin de katılımıyla müfredatlar oluşturulması,
2. Yapılacak ders planlarının işletmelerde yapılan işlerle uyumlaştırılması,
3. Haftalık derslerin 3 günü okulda teorik, 2 günü işletmelerde pratik yapmak şeklinde olması,
4. Okulların öğretim elemanlarının mutlaka sektörde deneyim kazanmalarının sağlanarak, teorik-pratik uyumunun kazandırılması,
5. Okullarda mutlaka 1 yıl yabancı dil hazırlık sınıfının olması, en az 1 yabancı dilin çok iyi öğretilmesi,
6. Ders müfredatları hazırlanırken, Fakültelerin mutlaka 1 yılı hazırlık sınıfı olmak üzere toplam 4 yıl olmasının sağlanması.
b) İşletmeler için;
7. Kesinlikle stajyerlere ucuz işçi gibi bakmayacak, normal öğrenen kişiler olarak işbaşı eğitimleri verecek,
8. Mutlaka stajyerler için uygulamalı bir eğitim programı oluşturacak, her departman için en az bir usta eğitici belirleyecek.
9. Mutlaka stajyerler için SGK’ nun, okul tarafından yapılmış olan iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası dışında kalan, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası ile genel sağlık sigortasını da kendisi yapacak, minimum asgari ücret tutarında ücret ödeyecek.
İşletmeler böylece geleceklerinde yer alacak gençlerin hem sektörden kaçmalarının önüne geçmiş olacak, hem de okulları bittiğinde birer tecrübeli eleman sahibi olmuş olacaklar.
Çalıştığım dönem boyunca en nefret ettiğim şeylerden birisiydi, oh ben yetiştireyim, eğitim vereyim başkaları yararlansın düşüncesi.
Yetiştir, önce gençlik, sonra da başkaları da yararlansın. Çünkü sen de onların yetiştirdiklerinden yararlanacaksın.
Eğer 3 gün okul, 2 gün işletme projesi hayata geçirilebilirse staj olayı da kendiliğinden halledilmiş olacaktır. Net olarak eğitim sisteminin baştan yenilenmesi, bir Güney Kore, bir Japonya, bir İrlanda, bir Finlandiya sistemleri incelenerek uygulamaya geçirilmeli. Ben diyorum ki, çocuk aile ile birlikte takip edilmeli, hangi dalda başarılı olacaksa uzmanlarca belirlenerek oraya yönlendirilmeli. Hem ülkemiz kazanır, hem de kişi yapabileceği bir işin sahibi olur.
Yok bu sistem uygulan(a)mazsa stajyerine sahip çık sonunda kazanan önce sen, sonra da genç arkadaş olur. Uyan işletmeler tercih edilen yerler olur.
Bugün sektörde, stajyer olarak aldığımız bir çok arkadaşımızı CEO, Genel müdür, departman müdürü olarak görüyorum, bu da en büyük gurur kaynağı. Ben hepsi ile gurur duyuyorum.
Yorumlar