Türk Dil Kurumu Yetenek sözünü, bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, istidat, kabiliyet, kudret olarak tarif etmiş.
Peki, yetenek doğuştan mı gelir, yoksa sonradan mı kazanılır?
Doğuştan gelen bir yetenek yok diyor bilim insanları. Bunun yerine yetiştiği ailenin çocukluktan itibaren yetiştirmesinin önemi daha fazla diyorlar. Yeme alışkanlığı, stresli ortamlarda bulunma gibi etkenler beynin gelişimini çok farklı yapabiliyormuş.
Farklı davranışlar kazanılmasının başlıca nedenleri arasında sayılan aile ortamı, gıda, yaşadığı çevre ve ihtiyaçlar sayılabiliyor.
Yeteneğin kazanılması ise başta o yeteneği istemek, sonrasında o konuya yatkınlık, son olarak da bol alıştırma yapmak istediğiniz yeteneğin kazanılmasına neden oluyor.
Örneğin çok istiyorsun, iyi bir müzik aleti çalayım, aleti satın alıyorsun, özel derste alıyorsun, evde çalışıyorsun ama başaramıyorsun, çünkü müzik kulağın iyi değil. Dolayısıyla o işi yapmaman lazım. Ya da benim oğlum Messi gibi olacak diyorsun, Fenerbahçe alt yapısı hayalin, götürüyorsun, belli bir süre sonra diyorlar ki senin oğlun şair olur, çok güzel şiirleri var.
Ayaklar yeterli değil, çünkü beyin başka şeylere odaklanmış.
Yetenek sonradan kazanılır mı, evet. Ama istemek kaydıyla, eğitimler ve çok çalışma ile.
Elinizde kendisini çok iyi yetiştirmiş kişiler var. Ek eğitimlerle sen de yeteneğine katkılar yapmışsın. İyi işler çıkarıyorsun. Ancak belli bir dönem sonra elinden kaçıyor. Çünkü onun ahlarını, vahlarını görmemiş göz ardı etmişsin. Sürekli aynı işleri yapmaktan sıkılır olmuş. Kariyer planı da sunmamış, iş zenginleştirmesi de yapmamışsın. İş tatminsizliği yaşadığını görmemiş, konuşmak istediğinde dinlememişsin. Sonra başka yeri tercih edip gittiğinde arkasından, maaşını ödüyorum, sigortasını yatırıyorum, fazla çalışma yaparsa fazla çalışma ücreti ödüyorum, servisi var, yemeği var, lojmanda kalıyorsa lojman veriyorum ama yine kaçıyor dersin. İyi de bütün bunları o senden emeği karşılığı satın alıyor. Onun emek harcayarak yaptığı hizmetten sen para kazanıyorsun.
Bu durumu yaşamak istemiyorsan, bağlılık yaratmak zorundasın.
Gelecekte yetişmiş yetenekli elemanları elde tutmak çok daha zor olacak. Çünkü artık iş hayatı, en iyiyi ben bilirim diyen Y kuşağı ile, senden daha iyiyim diyen Z kuşağının elinde olacak. Hele sen de bir Y kuşağı isen yandı gülüm keten helva.
Neler mi yapmalısın?
· İş tatminsizliği yaşamasını engelle,
· Kariyer planı yap,
· Açık kapı politikası uygula,
· Kariyeri için eğitimler planla,
· İhtiyaçlarında yanında ol,
· Kaynaşmalar sağla,
· Sağlık gibi önemli konularda, ailesi dahil sonuna kadar yanında ol.
· Para ihtiyaçları varsa yanında olduğunu hissettir. Avans isterse ver, dönüşümsüz paralar ver gerektiğinde, iyi bir prim sistemi kur.
Üniversiteden mezun olur olmaz personel memuru olarak başladığım Ankara’lı bir firmada, sıfırdan başlayıp kariyer basamaklarını adım adım çıkarak en son İnsan Kaynakları Direktörü olarak toplamda 25 yıl çalıştım.
Başka teklifler, hatta daha iyi şartlarda olmasına rağmen, beni hiç ilgilendirmedi. Çünkü firmama bağlıydım, çünkü patronlar beni her zaman onore ettiler, kariyerimi planladılar, eşimin basit bir rahatsızlığında bile Ankara’da ağırlayıp, en iyi doktorlara muayene ettirdiler.
Emeklilik sonrası firmadan ayrılırken de çok iyi bir veda ile yolculadılar.
Ve ben bugün hala dünyada onlar gibisi yok diyorum.
Son günlerde izlediğim en güzel bağlılıklardan birisini anlatıp bitireyim bu haftaki yazımı.
Bildiğiniz bir market zinciri çalışanları pandemi döneminde 2 aydır maaşını alamadıkları için boykot yaparlar. Bu boykot sosyal medyada haber olarak dolaşırken devamlı işçileri destekleyen yorumlar yapılır. Yorumlardan bir tanesi Sn. Ali Koç’a yönelik ve aynen şöyledir: “Paranı Fenerbahçe’ye futbolcu almaya harcayacağına işçilerinin parasını öde”. Hemen altında o yoruma yorumlar yağmaya başlamış, siz bizim patronumuzu böyle suçlayamazsın, Koç Holding dünyanın en iyi firmasıdır ve haklarımız her zaman günü gününe tam olarak ödenmiş, hatta bu pandemi döneminde bir çok işyerlerini kapalı tuttular, bizi evimize gönderdiler ve biz evden de paralarımızı almaya devam ettik. Bir kere iyi öğrenin firmamız o zinciri … sene önce sattı, artık bize ait değil.
Şimdi düşünün bu aleyhte yorum yazan o kişi büyük bir ihtimalle rakip bir takımın taraftarı. Firma yetkilileri yerine işçiler gereğini yapıyorlar. Bu bağı koparmak olanaksız.
Gelecekte çalışanlarınızı böyle bağlarla bağlayamazsanız rekabet şansınız kalmayacak.
Bülent Çapar

Comments